18 Ağustos 2018 Cumartesi

17.08.1999 - 03:02 - 45 Saniye

Aslında bu yazıyı dün yazmak istiyordum gününde ama yazamadım olmadı yapamadım. Yazmam gerekiyor mu? Belki de gerekmiyor. Bu blogda bu yazının ne işi var diye düşünebilirsiniz ama ben bugün hayatını kaybedenleri anmak istedim.
Ben o depremde Sakarya'daydım. Daha küçük bir kız çocuğuydum. Ama korkumu anlatmaya kelimeler yetmez. Her hatırladığımda içimi korku kaplar. Ağlamaklı olurum. Çok şükür ki ben bir yakınımı kaybetmedim. Evimiz yıkılmadı. Mal ve can kaybımız olmadı. Ama o içime yerleşen korku biran olsun unutturmadı kendini. Depremin kelimesinden bile korkardım. Şimdi ise bazen yatağa yattığımda yatak hafif sallansa bile deprem oldu sanıp korkuyorum. Bir ses duysam deprem sesi mi acaba diye düşünüp panikliyorum.
O geceyi unutamıyorum. Şimdi size uzun uzun anlatmayacağım yaşadıklarımı ama kardeşimin gece boyu ağlamasını sonra deprem sırasında ve sonrasında evden çıkmaya çalışırken uyanmayışını hatırlıyorum. Kardeşime bir şey oldu korkusu vardı. O gece depremden belki de 1-2 saat öncesi kendi odamda yatmam gerekiyorken kalkıp annemlerin odasına gitmiş kendime yerde yatak hazırlamış ve orda yatmıştım. Annem uyanıp odama gitmem gerektiğini söylemişti bense burda yatmak istiyorum demiştim annemde ısrarcı olmamıştı. İyi ki de orda yatmışım. Çünkü ayakkabılığımız devrilmişti ve ben muhtemelen geçemeyip ağlayacak ya da altında kalacak ya da karanlıkta ona çarpıp düşüp bir yerimi yaralayacaktım ve annemler benim telaşıma düşeceklerdi. Dedemin kapıdan beni almasını hatırlıyorum. Ayakkabımın öbür tekini buldurmuştum çocuk aklı işte.
Daha birçok şey anlatırım o gece o gün ve devamındaki birkaç günle ilgili ama yazı çok uzun oldu.
Eğer gitmediyseniz Sakarya'da bulunan Deprem Müzesine gitmenizi tavsiye ederim.
O gece aramızdan ayrılanlara Allah'tan rahmet geride kalanlara sabırlar diliyorum.
Bir daha yaşamamamız duasıyla...




Bana ulaşmak için e-posta ve instagram

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder